27 Nisan 2015 Pazartesi

Kendine DEMOKRAT

          28 Şubat süreciydi.Biz üniversite öğrencisiydik. O zaman kendini Ülkenin sahibi sananlar,kendi ütopyalarındaki yönetim anlayışını dikte etmeye çalışıyorlardı.Bırakın başörtüsünü, okula sakal bıyıkla gelen akademisyen öğrenci kim varsa kapıdan geri çevriliyordu.
          O zamanlar bizim dekan başörtülü bir asistan arkadaşı kütüphaneye kilitlemiş,arkadaş sabaha kadar yardım beklemişti.Olay okulda duyulduğun zaman,kendini Demokrat hisseden herkes okulun girişinde toplanıp olayı protesto etmiştik.O arkadaşların içinde,siyasal İslamcısı,solcusu,sosyal demokratı,demokratı,cemaatçisi geniş kesimden insanlar vardı.O zamanlar biz Ülkenin kötü çocukları ilan edilmiştik.
          Halbuki talebimiz, daha fazla özgürlük,daha fazla İnsan hakları,daha fazla Demokrasi idi.
          Devir değişti; Yıl 2007 iktidar 5 senedir kendilerini İslamcı kabul edenlerin elinde.Ergenekon davaları yeni başlamıştı. Ergenekon denen örgüt,neredeyse Ülkenin tüm karanlık işlerinden sorumlu tutuluyordu.Emekli muvazzaf askerler,akademisyenler,gazeteciler her kesimden insanlar bu örgüte üye algısı oluşturuluyordu.Hatta bir ara biraz özgürlük diyen olsa hemen darbeci diye yaftalanıyor,her gün yeni bir tutuklanacklar listesi gazetelerde yayınlanıyordu.Bazende tehdit edilip yakında senide tutuklayacaklar deniliyordu.Arkası da geldi zaten,Balyoz,oda tv,casusluk davaları filan.
         O zamanlar da kendisini Ülkenin sahibi sanmaya başlayan İslamcı iktidar ve Cemaat, bu davalarda adaletsizlik var,hukuku çiğniyorsunuz,her muhalefet edeni bu torbaya dolduruyorsunuz ve tehditle susturmaya çalışıyorsunuz dediğimizde,siz darbecileri mi savunuyorsunuz diyorlardı.
         Bizim yine talebimiz,adil yargılama,özgürlüklerin keyfi kısıtlanmaması,İnsan haklarının çiğnenmemesi idi.
         Yıl 2013 Gezi parkı eylemleri başlamıştı.(Bu eylemleri daha sonra yazacağım) İnsanlar yaşam alanlarını ve yaşam şekillerini devletin karışmaması için eylem yapıyorlardı. Artık Ülkenin tek sahibi biziz anlayışı iktidar partisine iyice yerleşmişti.Ülkeyi yönetenler bu eylemleri kriminalize etmek için elinden gelen çabayı harcıyordu. Bizler üniversitede bu eylemleri desteklemekle suçlanıp baskı altına alınmaya çalışılıyorduk.Çünkü eylemlere giden öğrencilerimize izin verdiğimiz söyleniyordu.Hatta tehdit eden yöneticiler görüyorduk.Fikirlerimizin özgürce söylenmesi zor olan zamanlardı.
         Tehdit içeren sözler söyleyen bir idareciye;28 Şubat sürecini hatırlatıp,daha öncede özgürlükleri savunan bizler,bu Ülkenin kötü çocukları ilan edilmiştik. demek ki devletin sopası aynı, adece sopayı tutan eller değişmiş. dediğimizde ortam buz kesilmişti.
          Oysa ki taleplerimizde değişen bişey yoktu.Daha fazla özgürlük,daha fazla İnsan hakları,daha fazla Demokrasi, Hala daha temel İnsan hakları ve özgürlüklerle Demokrasi çabalarını artması beklenirken Gezi eylemleri kriminalize edilmeye çalışılıyor.
           Yıl 2014, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları yapılmış. Anayasa,yasa ve hukuk ayaklar altına alınmış.Yolsuzlukla suçlanan iktidar, İslami bir cemaati suçlu ilan etmiş. Devletin tüm aygıtları ile üstüne gitmiş ve gidiyor. Ayrıca kendisini sol olarak tarif edenler,kendilerini mağdur ettiğini düşündüğü İslami cemaate,yapılan onca hukuksuzluğa rağmen intikam duygusu ve oh olsun edasıyla görmezden gelmekte. Yani kendilerine yapılan hukuksuzluklar bir başkasına yapıldığında destek çabasındalar.
            Biz yine, adalet,daha fazla özgürlük,daha fazla insan hakları,daha fazla Demokrasi demeye devam ediyoruz. Bu defa da cemaatçi olarak yaftalanmaktayız.
            Bu genç sayılabilecek yaşta, Siyasal islamcı olduk,darbeci olduk,solcu olduk,cemaatçi olduk.Allah sonumuzu hayr etsin bakalım daha neler olacağız.Bir Demokrat olamadık.
           Her kesim kendine Demokrat olunca, biz asla Demokrat olamayacağız anlaşılan.
                                                                                                                                     Eyvallah

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder