5 Şubat 2017 Pazar

Hakkımızda "HAYIR"lısı

           Bu Vatanıma, Milletime olan borcumdur. Ödüyorum.

           Daha önceki yazılarımda Başkanlık sistemi ve Anayasa hakkında ki düşüncelerimi sizlerle paylaşmıştım. Katagorik olarak Başkanlık sistemine karşı olmadığımı okuyanlar bilir. Fakat yapılan ve referanduma sunulacak olan bu Anayasa değişiklik teklifi,Demokratik bir Başkanlık teklifi değil. Zaten bu değişiklik teklifini yapanlar bunun farkında ki adına Cumhurbaşkanlığı teklifi diyorlar. Ama bu bir Cumhurbaşkanlığı teklifi de değil. Ortada Başbakan yok.
           Aynı zamanda bu teklife,bize özgü Türk tii Başkanlık diyenlerde var. Ancak bu takli bize özgü falan da değil. Dünyanın pek çok yerinde uygulanan Demokratik olmayan Başkanlık modeli. Yeni kurulan Ortaasya Türk Cumhuriyetlerinde, Ortadoğuda, Afrika ülkerinin pek çoğunda uygulanan bir model. Hatta yakın zamanda Kazakistan Başkanı, yetkilerini çok bulmuş olacak ki bazılarını parlamentoya devredeceğini açıkladı. Yani daha önce bizim yönetim şeklimize gıpta edip örnek gösterenler,şimdi onlara benzemek için adım atmakta. Ve bu bize hiç yakışmamakta ve gerçekten acı verici.
           Şimdi neden böyle düşündüğümü anlatmaya çalışacağım:
           Devletler Cumhuriyet olabilir, yani Halk kendisini yönetecek insanları seçebilir. Ancak günümüz Dünyasında artık bu yeterli değildir. Cumhuriyetlerin Demekratik kurallarada uygun olması şarttır. Tabi ki medeni bir toplum olmak istiyorsak. Medeni toplumlarla yarışmak istiyorsak.
           Bizde getirilmek istenen model belki Cumhuriyetin niteliklerine görünürde uygun. Halkın seçmesine izin veriyor Ama o kadar. Ama kesinlikle Demokratik değil.
            Nedenleri şöyle;
          1- Seçimlerin adil yapılması lazım. Devleti yönetenlerin Devlet imkanları ile seçimlere müdahale etmemesi şart. Seçilenleri de halkın belirlemesi gerekli.
          2-Teklif, Halkın temsilcilerinden oluşacak olan meclisin yetkilerini çok sınırlamış. Yasa yapacak ama Başkan onaylayacak,beğenmezse onaylamaz.Ayrıca Başkana yasa yapma yetkisi de verilmiş. Yürütme organı meclisten güvenoyu alma zorunluluğu da yok. Meclisin yürütmeye soru sorma hakkı da yok. Denetleme var ama çok zorlaştırılmış. Aslında bu şartlarda Meclise gerek de yok. Mecli ne iş yapacak merek ediyorum.
         3-Günümüz şartlarını düşündüğümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey ortak bir akılla hareket etme zorunluluğumuz. Ancak Başkana savaş açma yetkisi dahi verilmiş. Ehil olmayan bir elde sonuç felaket olabilir. Hitler örneği uzak değil.
         4-Başkana tüm yüksek yargı makamlarına atama yapma yetkisi verilmiş. Aynı zamanda Başkan bir siyasi artinin de genel başkanı olabilecek. Ve yargıyı kontrol edebilecek. Bu şu demek, artık avukata ihtiyacınız olmayacak. Adaleti parti merkezlerinde yada iktidara yakın birilerini aramakla işlerinizi halledeceksiniz. Kim böyle bir yargıya güven duyar.
         5-Hangi kurumda çalışırsanız çalışın Başkanın bir emri ile işinizden olabilirsiniz. Tüm örgütlenme faaliyetleriniz sendika,dernek,vakıf bir emirle kapanabilir. Hatta şirketleriniz dahi aynı akıbete uğrayabilir.
           Aslında bu liste daha fazla uzar gider. Ama ben kısa keseyim.
           En büyük endişem ise şu;
           Eğer böyle bir sistemle yönetilmeye başlarsak, birarada yaşama inancımız yok olabilir. Şu anda bile kutuplaşmanın ne boyutta olduğunu bir düşünün. Böyle bir sistemde bu kutuplaşmayı mumla dahi arar hale gelebiliriz. Bu da bize büyük bedeller ödetebilir.
          Son olarak;
          Bu Anayasa değişiklik teklifi referandumdan geçse bile çok fazla uzun ömürlü olma ihtimali çok düşük. Bu güzel ülkemize hem ağır bedeller ödetebilir hem de fazla zaman kaybettirir. O yüzden:
          Tüm Ülkemiz adına  Hakkımızda "HAYIR"lısı