20 Eylül 2021 Pazartesi

OTURDUĞUNUZ KOLTUKLAR HALKINDIR

     Bugüne kadar hep toplumsal konular yazdım. İlk defa kendime dair bir yazı ile karşınıza çıkıyorum. Lüzum üzerine.
     Geçen hafta Cumhuriyet Halk Partisi danışma kurulu toplantıları başladı. Memleketim Denizli, Acıpayam toplantısına katıldım. Söz isteyen tüm konuşmacıları dikkatle dinledim. Konuşmalar bittikten sonra söz isteyip birkaç birşey de ben söylemek istedim. Ama beklemedigim bir tepki ile karşılaştım. Divan başkanı aynı zamanda il başkanı, benim partiye üye olmadığımı, tüzük gereği konuşma yapamayacağımı belirterek beni konuşturmadı. Haliyle orada bulunan arkadaşlardan tepki geldi. Hatta arkadaşlardan biri,benim üye olmadığımı nereden bildiğini sordu başkana?
     Daha fazla uzamasın diye salonu terketmek zorunda kaldık. Çıkarken söylediğim sözü buradan söyleyerek başlamak istiyorum.
     Bizim söyleyecek sözümüz için kürsülere ihtiyacımız yok. Biz söyleyecek sözlerimizi halkın arasında zaten söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Bunu kimse engel olamaz.
     Şimdi sözümde duruyorum. Orada söyleyemediklerimi burada sizlere söylüyorum.
     1- Danışma kurulunda tüzüğün hiçbir maddesine uyulmadığı halde söz hakkı istediğimde verilmemesinin tek anlamı olabilir.Korku. Korkarak siyaset yapılmaz. Birinin söyleyeceği sözden korkuyorsan, kendine güvenmiyorsun demektir. O halde boşuna koltuk işgal etmemelisiniz. Çünkü bu halka karşı büyük sorumluluklarımız var. Hepsini yerine getireceğiz.
     2- Benim partiye üye olmadığımı biliyorsunuz madem, neden üye olmadığımı da bilin. Yasaya göre akademisyenler,sadece merkez pozisyonlarda ya da araştırma yapmak üzere aktif siyaset yapabilirler.Diger herhangi bir pozisyonda görev yapamazlar. Yapmak isterlerse de bulunduklari kuruma bir ay içinde bildirmek zorundalar.Bu da bazı görevleri yapamamak anlamı da getiriyor ayrıca. Ülkenin içinde bulunduğu durum herkesin de malumu zaten. Doçentlik başvurusu yapmış biri bu iklimde nelerle karşılaşır siz tahmin edin.Kaldi ki kendi gonuldaslarimin tutumlari ortadayken.
     3- Demokrasi söylemini dilinden düşürmeyen insanlar, demokrasiyi içsellestiremediyse halkın beklentilerini karşılayamıyor demektir. Bizim laf kalabalığı ile kaybedecek zamanımız kalmamıştır. Bulunduğu konumun sorumluluğunu yerine getiremeyenlerin yapmasi gereken bellidir.
     4- Gezi parkı eylemleri sürecinde, öğrencilerimizi savunuyor olmamız,bulundugumuz üniversitelerde sorun olmuştu. O dönem dahi söyleyecek sözlerimizi söylemiştik ve sonuçlarına da katlanmıştık. O insanları anlayabilmiştim ama üzülmemistim. Şimdi ise, omuz omuza vereceğimi düşündüğüm insanların tavrı beni gerçekten üzdü. Sakın yanlış anlaşılmasın,kendi adıma değil ülkem adına üzdü ve daha da endişelenmeme sebep oldu.
     5- O gün orada, bu antidemokratik tutuma tepki vermeyen büyüklerim de vardı. Sizin bu tavrınız, şayet bulunduğunuz konumu korumak içinse büyük bir yanılgı içindesiniz Sizleri o konuma getiren bu halka karşı sorumluluklarınız çok büyük. Sizlere yaraşan,bir büyük gibi davranıp, tecrübelerinizi bizlerle paylaşmak olmalı. Tabi aynı zamanda hakkaniyetli davranmak.
     Son olarak, Herkes bilsin ki;
     Ülke olarak çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Ülkemizin devasa sorunları var. Çocuklarımız ve geleceğimiz büyük tehdit altında. Bu sorunlarla baş etmek için yeniden elbirliği ve omuz omuza vererek çok çalışmak zorundayız. Ülkesini seven ve düşünen herkes sorumluluklarını bi hakkın,eksiksiz yerine getirmeye çabalamak zorundadır.
     Bu arada bizatihi ya da arayarak destek veren herkese teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
                                               

                                                                                         T.Yuksel Zeren