Rousseau, "İnsanı İnsan Yapan Nedir?" diye sormuş. Zannımca, ondan sonra gelenler çok önemsememişler bu soruyu.
O halde ben tekrar sorayım. "Sahi SEN KİMSİN?"
Soruyu önemsediysen yardım etmeye çalışayım. İnsanı insan yapan doğduğu günden beri biriktirdiği,duygusu,düşüncesi ve davranışlarıdır. Biz buna kişilik de diyebiliriz. Bir de insanların dışarıya yansıttıkları vardır yada gösterdikleri işte bu da kimliktir.
Öğrenme ergenliğe kadar çok aktiftir. Neden hiç düşündünüz mü? Çünkü çocuk, ne kendini nasıl gördüğünü, ne de dışardan nasıl göründüğünü sorgular. Bu sorgulamalar başladıktan sonra düşünsel dünyasının çok büyük bir yerini kaplarda ondan. Yani bir kimlik arayışına girer. Ve bir çok kimlik edinir. Bu kimlikleri de zamana ve yere göre faydacı bir şekilde kullanmayı öğrenir.
Aslında kimlik bireysel bir olgudur. Oysa Dünyadaki parçalanmışlığa bakarsak, kimlik oluştururken bireysellikten çok sosyal bir kimlik tanımlama eğilimi görürüz. Yani toplum belli kimliklere sahip insanlar üretir. Buna da giydirilmiş kimlikler diyoruz. Hatta çok seviyoruz, gömlek değiştirir gibi kimlik değiştirmeyi.
Şimdi bu giydirilmiş kimliklerimizi tanıyalım.
Birincisi, yalın İnsan kimliği. En masumu, ağlayan, gülen, hata yapan, seven, bağışlayan. Akıl gibi ruh gibi bütün İnsanlık ailesi için ortak olan, kuralları değişmeyen kimlik.
İkincisi, Genetik ya da Irk kimliği. İnsanın iradesi dışında oluşan kimliktir. Ailesinden gelen ya da doğduğu yerden gelen kimlik. İnsanın iradesinin dışında olduğuna göre seçme şansın yok. Ama nasıl olurda Irk kimliği bölen parçalayan bir kimlik olabilir? Bunun nedeni biyolojik bir ayrımdan çok içine ideolojik bir kimlik kazandırılma çabası olduğundan.
Üçüncüsü, kültürel kimlik. Kültürel kimliğin oluşmasında en önemli etken dinlerdir. Dinler sadece insanların inanç dünyalarını şekillendirmez. Aynı zamanda sosyo-kültürel yaşantılarını da şekillendirir.
Dördüncüsü, Ulusal kimlik. Aslında bu yapay oluşturulmuş, ırk ve kültürel kimliklerin karmasından oluşmuş kimliktir. Değişik ırk ve inanç gruplarının birarada yaşaması, evlenmeleri,ortak yönler geliştirmeleri için kurgulanmıştır.
Beşincisi, Ekonomik kimlik. Günümüzde tüm giydirilmiş kimlikleri kuşatan etki altına alan hatta bazen onları yok eden en etkili kimliktir. Çünkü ekonomik kimlik içindeki insan, kendi çıkarlarını büyütmeyi,isteklerinin tatminini,ihtiyaçlarının karşılanmasını herşeyden önde tutmaya şartlandırılmıştır. En fazla insanların benimsediği ve birleştiği kimlik tipidir. Buna günümüzde en baskın kimlikte diyebiliriz.
Giydirilmiş kimlikleri, çok geniş olmamak şartı ile anlatmaya çalıştım. Siz bunların örneklerini kafanızda artırabilirsiniz. Hatta en çok hangi kimliğinizi kullandığınızı düşünebilirsiniz. ya da değiştirdiğinizi.
İnsanlık, giydirilmiş kimliklerle güç merkezleri şeklinde odaklanmış, kitle hareketlerine yönelmiş ve yine giydirilmiş kimliklerle birbirleri ile çatışmakta. Ekonomik insan kimliği,dini kimlikle, dini kimlik,ulusal ve ırksal kimlikle hala çok çetin çatışma halinde. Birbirleri ile savaşan,çatışan onca insan,sadece yalın insan kimliği olduğunu unutarak bu anlamsız ve sonuçsuz mücadeleye devam edip gitmekte malesef.
Sanmayın bu mücadele sadece insanın dışında, bu mücadelenin daha çetini, aslında insanın kendi içinde.
İnsanlık bu sonsuz ve sonuçsuz çatışmadan çıkmak için Yalın insan kimliğine sahip çıkmak zorunda. Bunun için de giydirilmiş kimliklerinin yarattığı zihinsel ve duygusal şartlanmaları aşmak zorunda. Bu şartlanmaların yarattığı kalıp ve semboller insanı özgür düşünmekten alıkoyuyor. Özgür düşünmeden ve seslendirmeden İnsanlık bir yere varamaz. Doyumsuz ekonomik insan kimliği ile dengeli bir gelir dağılımı açlık,yoksulluk bitebilir mi? İnsanlık yeni bir sistem inşa etmek zorunda. Ve İnsan kimliği altında buluşmalı.
Şatlanmış zihinlerimizi,ötekileştiren,bölen,parçalayan giydirilmiş kimliklerden kurtardığımızda, insanlığın içimizi ısıtan o sıcak yalın insan kimliğini bulacağız.
Hepimizin özde, sadece insan olduğumuz, bunun da en önemli,geçerli kimliğimiz olduğu bir Dünya dileğimle.
Esen kalın