Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan, insanın kendisini yetişkinliğe hazırlama dönemi diyebileceğimiz sürece denir.
Genellikle 9-11 yaşlarında başlayıp 19-21 yaşlarında tamamlanması beklenir. Yeni yayınlarda, bu süreyi 10-25 olarakta belirtilir.
İnsan yaşamını üç yapı şekillendirir. Biyolojik, psikolojik, sosyal yapı. Sağlıklı bir yaşam da, bu üç yapının dengeli etkileşimi ile mümkündür. İnsan yaşamının her dönemi önemlidir. Ancak biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan hızlı ve önemli değişikliklerin yaşandığı süreç ergenlik dönemidir.
Bu değişiklikleri kısaca bir göz atalım:
Biyolojik değişimler;
Kızlarda yumurta hücrelerinin oluşmaya başlaması ve adet kanamaları. Erkeklerde sperm hücrelerinin üremeye başlaması. birincil cinsel gelişimlerdir. ikincil cinsel gelişimler ise bedensel değişimlerdir. Boy uzaması, ses kalınlaşması, kıllanma, kasların gelişmesi,göğüs büyümesi gibi. Biyolojik gelişimler çocukları hazırlıksız yakaladığı için psikolojik sorunlara yol açmaması açısından bilgilendirmek önemlidir.
Psikolojik değişimler;
En önemli değişim, çocukluk rolünün terkedilme çabasıdır. Anne babayla kurulan uyumlu duygusal yapı değişir. Temel amaç anne babadan ayrılarak bağımsızlığın kazanılması, bir birey olarak kabul edilme isteğidir. Bu sebeple aileden uzaklaşıp arkadaş ve akranları ile daha çok vakit geçirmek ister. Geçmişle çocuklukla ilgili tüm anıları silmek ister ergen. Bir yandan yetişkinliğe özlem duyar, diğer taraftan onlar gibi düşünebileceğini inanır. Bu arada yetersizliğinden, güçsüzlüğünden rahatsızlık duyar. Toplum içerisinde kendini kabul ettirmek, öne çıkmak, tanınmak isterken, ailesinin baskısından kurtulmak ister. Kendine verilen sorumluluktan kaçarken, yeni sorumluluk yüklenmek ister. Ergen kolay inanır, kolay bağlanır, kolay sever, kolayda kopar. Duygu ve davranışları bu kadar hızlı değişimler gösterirken olumlu gelişimlerde gösterir. Soyut kavramları daha kolay anlar ve kullanır. Olayları daha çok sorgular, farklı düşünceler geliştirir. Yaşam hakkında daha fazla düşünür, tartışır, eleştirir. Kısacası neden-sonuç ilişkilerini kurabilir. Tüm değişkenleri sınar ve çıkarılması gerekenleri atabilir. Yeteneklerinin bir kısmı ortaya çıkar. Başarılı olma, kendini kanıtlama eğilimi artar.
Sosyal değişimler;
Üç başlık altında bakmak lazım
a-) Ahlaki gelişim:
Evrensel ahlaki ilkelerin keşif sürecide denebilir. Bu açıdan kişinin nerde, nasıl davranacağını belirleyen, toplumdaki adalet ,eşitlik, hak ve özgürlükler gibi toplumsal düzeni sağlayan kuralları keşfeder. Toplumsal huzurun ve mutlu olmanın bu kuralları uymaktan geçtiğini bazı davranışların iyi-kötü, doğru-yanlış değerlendirmesinden geçirildiği süreçtir.
b-) Kimlik krizi:
Çocuk kimliğinden, yetişkin kimliğine geçerken genç, kim olduğunu, ne olacağını, ne yapacağını, kimlere nelere inanacağını, türlü sorunlar ve konularla ilgili ne düşünüp nasıl davranacağını arar. Zor bir süreçtir. Ergen genellikle bu konularda örnek alacağı, özdeşim kuracağı bireylere gereksinim duyar. Genelde bunlar anne baba olur.
c-) Kuşak çatışması:
İki kuşağın farklı dönemlerde toplumsallaşması, büyümeye bağlı yeni olanaklar edinen ergenin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası, ergenin yeni statüsüne anne babanın uyum güçlüğü çekmesi. Ebeveynlerin yıllarca verdiği mücadele sonucu elde ettiklerini kaybetme korkularından dolayı ergenle yetişkinler arasında düşünce, inanç ve eylem farklılıkları olur. Bu da bir kuşak çatışması nedenlerindendir.
Toparlarsak; Gelişme dönemlerinde gençlerin özdeşim kuracakları modeller zayıf ve yetersizse toplumsal uyumları ciddi şekilde engellenir. Doğal zorluklara karşın yetişkinlerinde olumsuz etkileri de katıldığında, gençlerde tepki olarak duygusal düzeyde sorunlar görünebilir. Bunlara davranış bozuklukları denir. Bunun sonucunda çocuklar, güvensiz, karmaşık duygular içinde, kimsenin kendisini sevmediğini, anlamadığını, istemediğini düşünerek ilgi çekmek için sürekli hırçınlık yapar, aşırı öfke, geçimsizlik, kural tanımama, yalan, korku ve kaygılı bir şekilde uyum sorunları yaşarlar.
Asıl konumuza gelecek olursak; Ergenlik yaşamın en karmaşık dönemidir. Dönemidir çünkü belirli bir yaşda başlayıp belirli bir yaşa kadar sürmesi ve tamamlanması beklenir. Eğer belli bir yaşa gelmiş hala temel sorumluluklarından kaçıp başka sorumluluklar arıyorsan. Aile ve çevre ile ilişkilerini oturtamamışsan. Yetersizliklerin ve güçsüzlüklerini sık dile getiriyorsan. Topluma kendini kabul ettirmede zorlanıyorsan. Kim olduğunu, ne yapmak istediğini, nelere inanacağını belirleyememişsen. Yaşamındaki olayları sorgulayıp neden sonuç ilişkilerini doğru kuramıyorsan. Ahlaki açıdan iyiyi doğruyu ayırt edemiyorsan. Adaleti, eşitliği, hak ve özgürlükleri seçemiyorsan. Henüz ergenlik dönemini geçememişsin demektir. Biz buna bitmemiş ergenlik sendromu diyoruz. Bilmem anlatabildim mi?
(Not; Ben bu yazıyı yazarken televizyonda haberler vardı. İzlerken galiba sadece insanların değil ülkemizinde ergenlikle ilgili sorunları var diye düşündürttü :)
Sağlıkla kalın
Genellikle 9-11 yaşlarında başlayıp 19-21 yaşlarında tamamlanması beklenir. Yeni yayınlarda, bu süreyi 10-25 olarakta belirtilir.
İnsan yaşamını üç yapı şekillendirir. Biyolojik, psikolojik, sosyal yapı. Sağlıklı bir yaşam da, bu üç yapının dengeli etkileşimi ile mümkündür. İnsan yaşamının her dönemi önemlidir. Ancak biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan hızlı ve önemli değişikliklerin yaşandığı süreç ergenlik dönemidir.
Bu değişiklikleri kısaca bir göz atalım:
Biyolojik değişimler;
Kızlarda yumurta hücrelerinin oluşmaya başlaması ve adet kanamaları. Erkeklerde sperm hücrelerinin üremeye başlaması. birincil cinsel gelişimlerdir. ikincil cinsel gelişimler ise bedensel değişimlerdir. Boy uzaması, ses kalınlaşması, kıllanma, kasların gelişmesi,göğüs büyümesi gibi. Biyolojik gelişimler çocukları hazırlıksız yakaladığı için psikolojik sorunlara yol açmaması açısından bilgilendirmek önemlidir.
Psikolojik değişimler;
En önemli değişim, çocukluk rolünün terkedilme çabasıdır. Anne babayla kurulan uyumlu duygusal yapı değişir. Temel amaç anne babadan ayrılarak bağımsızlığın kazanılması, bir birey olarak kabul edilme isteğidir. Bu sebeple aileden uzaklaşıp arkadaş ve akranları ile daha çok vakit geçirmek ister. Geçmişle çocuklukla ilgili tüm anıları silmek ister ergen. Bir yandan yetişkinliğe özlem duyar, diğer taraftan onlar gibi düşünebileceğini inanır. Bu arada yetersizliğinden, güçsüzlüğünden rahatsızlık duyar. Toplum içerisinde kendini kabul ettirmek, öne çıkmak, tanınmak isterken, ailesinin baskısından kurtulmak ister. Kendine verilen sorumluluktan kaçarken, yeni sorumluluk yüklenmek ister. Ergen kolay inanır, kolay bağlanır, kolay sever, kolayda kopar. Duygu ve davranışları bu kadar hızlı değişimler gösterirken olumlu gelişimlerde gösterir. Soyut kavramları daha kolay anlar ve kullanır. Olayları daha çok sorgular, farklı düşünceler geliştirir. Yaşam hakkında daha fazla düşünür, tartışır, eleştirir. Kısacası neden-sonuç ilişkilerini kurabilir. Tüm değişkenleri sınar ve çıkarılması gerekenleri atabilir. Yeteneklerinin bir kısmı ortaya çıkar. Başarılı olma, kendini kanıtlama eğilimi artar.
Sosyal değişimler;
Üç başlık altında bakmak lazım
a-) Ahlaki gelişim:
Evrensel ahlaki ilkelerin keşif sürecide denebilir. Bu açıdan kişinin nerde, nasıl davranacağını belirleyen, toplumdaki adalet ,eşitlik, hak ve özgürlükler gibi toplumsal düzeni sağlayan kuralları keşfeder. Toplumsal huzurun ve mutlu olmanın bu kuralları uymaktan geçtiğini bazı davranışların iyi-kötü, doğru-yanlış değerlendirmesinden geçirildiği süreçtir.
b-) Kimlik krizi:
Çocuk kimliğinden, yetişkin kimliğine geçerken genç, kim olduğunu, ne olacağını, ne yapacağını, kimlere nelere inanacağını, türlü sorunlar ve konularla ilgili ne düşünüp nasıl davranacağını arar. Zor bir süreçtir. Ergen genellikle bu konularda örnek alacağı, özdeşim kuracağı bireylere gereksinim duyar. Genelde bunlar anne baba olur.
c-) Kuşak çatışması:
İki kuşağın farklı dönemlerde toplumsallaşması, büyümeye bağlı yeni olanaklar edinen ergenin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası, ergenin yeni statüsüne anne babanın uyum güçlüğü çekmesi. Ebeveynlerin yıllarca verdiği mücadele sonucu elde ettiklerini kaybetme korkularından dolayı ergenle yetişkinler arasında düşünce, inanç ve eylem farklılıkları olur. Bu da bir kuşak çatışması nedenlerindendir.
Toparlarsak; Gelişme dönemlerinde gençlerin özdeşim kuracakları modeller zayıf ve yetersizse toplumsal uyumları ciddi şekilde engellenir. Doğal zorluklara karşın yetişkinlerinde olumsuz etkileri de katıldığında, gençlerde tepki olarak duygusal düzeyde sorunlar görünebilir. Bunlara davranış bozuklukları denir. Bunun sonucunda çocuklar, güvensiz, karmaşık duygular içinde, kimsenin kendisini sevmediğini, anlamadığını, istemediğini düşünerek ilgi çekmek için sürekli hırçınlık yapar, aşırı öfke, geçimsizlik, kural tanımama, yalan, korku ve kaygılı bir şekilde uyum sorunları yaşarlar.
Asıl konumuza gelecek olursak; Ergenlik yaşamın en karmaşık dönemidir. Dönemidir çünkü belirli bir yaşda başlayıp belirli bir yaşa kadar sürmesi ve tamamlanması beklenir. Eğer belli bir yaşa gelmiş hala temel sorumluluklarından kaçıp başka sorumluluklar arıyorsan. Aile ve çevre ile ilişkilerini oturtamamışsan. Yetersizliklerin ve güçsüzlüklerini sık dile getiriyorsan. Topluma kendini kabul ettirmede zorlanıyorsan. Kim olduğunu, ne yapmak istediğini, nelere inanacağını belirleyememişsen. Yaşamındaki olayları sorgulayıp neden sonuç ilişkilerini doğru kuramıyorsan. Ahlaki açıdan iyiyi doğruyu ayırt edemiyorsan. Adaleti, eşitliği, hak ve özgürlükleri seçemiyorsan. Henüz ergenlik dönemini geçememişsin demektir. Biz buna bitmemiş ergenlik sendromu diyoruz. Bilmem anlatabildim mi?
(Not; Ben bu yazıyı yazarken televizyonda haberler vardı. İzlerken galiba sadece insanların değil ülkemizinde ergenlikle ilgili sorunları var diye düşündürttü :)
Sağlıkla kalın