Daha yüzyıl geçmedi. Yani 3 nesil diyebiliriz. Birinci Dünya savaşından yenik ayrıldık. Osmanlı toprakları istila edilmeye başlandı. Ülkenin başkenti İstanbul İngiliz ve Fransızlarca ablukaya alındı. Anadolu da direniş hareketleri başladı. İşgalciler Sevr anlaşmasına zemin hazırlamaya başladı. Anadoluyu zahmetsizce kontrol etme planları yapılıyordu. Bu direnişlerin büyümesinden endişe ediyorlardı.
Böylece direniş kırılsın, isyan büyümesin diye iktidardan Anadoluya bir müfettiş görevlendirilmesini istediler. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919 da Samsuna ayak bastı, 3.ordu müfettişi olarak. Ardından Amasya'ya geçti ve o meşhur sözü söyledi. "Vatan, Milletin azim ve kararlılığı ile kurtulacaktır." Bu söz açıktı, direnişi örgütleyecekti. Ertesi gün görevinden azledildiği açıklandı,tutuklama kararı çıkartıldı. Ama Mustafa Kemal kararını vermişti, durmayacaktı. Erzurum ve Sivas kongrelerini topladı. Manda ve himaye asla kabul edilmeyecek, Ankara'da Ülkenin heryerinden temsilciler gelecek ve 1. meclis açılacaktı.(23 Nisan 1920)
Hakkında idam fermanı çıkartıldı. Neden çünkü Anadolunun işgaline karşı çıktığı ve direnişi örgütlediği için.
İşte hala direnişi örgütlediği, manda ve himayeyi reddetmesini kabul edemeyenler Atatürk'e düşman.
Bir kısım, saltanatı ve hilafeti kaldırdığı için Atatürk'e düşman olduğunu söyler. Ben öyle düşünmüyorum. Saltanat ve hilafetten faydalanıp, kendilerine mal,mülk,makam edinenler,konumlarını kaybettikleri için Atatürk'e düşman.
En çokta, tekke ve zaviyelerin kapatılması, Eğitimin millileşmesi, arap alfabesinin kaldırılıp resmi dilin Türkçe olmasını, Atatürk'ün İslam karşıtı gibi gösterilmesi meselesi var. Kimsenin inanç derinliğini bilmemiz mümkün değil. Fakat, Diyanetin kurulması, Kuran'ın anlaşılması için Türkçe mealinin ilk kez yapılması ve hatta Balıkesirde bizzat kendisinin hutbeye çıkmasından anlıyoruz ki, Atatürk hiçte İslam karşıtı falan değil. Olsa olsa dini sömüren ve imtiyazlı bir sınıf haline getirmiş,çıkarı için kullanmaya alışmış sahtekarlar, güçlerini kaybettikleri için Atatürk'e düşman.
Misakı milli sınırları düşmandan temizlendikten sonra, bu topraklara Türk yurdu anlamında Türkiye dendi. Bunu sadece bir ırk anlamında kullanma ve öyle bir algı oluşturma çabası tam bir cehalet örneği. Türk milleti hiçbir zaman sadece Türk ırkından oluşmaz. Türk milletini sadece tek bir ırk gibi gösteren ve beyhude ümmetçilik yapanlar Atatürk'e düşman.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, iktidarda iken çok sert yönettiği ile ilgili eleştirenler var. Ekonomik,kültürel, çevresel olarak yerle bir olmuş bir vatan varken. Aynı zamanda yetişmiş elemanı, ve bürokrasisi yokken. Rusya'da komünizm, İngiltere'de ve Fransa'da emperyalizm hüküm sürerken, Almanya,İtalya'da faşizm baş göstermişken, o dönemde Atatürk'e çok sert yönetti eleştirisi çok büyük bir haksızlık değil midir. Halbuki Cumhuriyet'in ilanı, çok partili sisteme geçme çabaları varken. Anlıyoruz ki, mesele çok sert yönetme meselesi değil, kafalarının arka planlarında hayal ettikleri, güce ulaşma istekleri ve tekrar hesap vermeden iktidar olma hırsları taşıyanlar Atatürk'e düşman.
En sonda,eleştirecek birşey bulamayan acizlerin Atatürk 'e özel hayatı ile ilgili eleştirileri var. Çocukluğunda yatılı bir okulda başlayan ve sonraki yaşamını cepheden cepheye geçiren, ve henüz 57 yaşında yaşamını yitiren birine özel hayat eleştirisi yapmak ancak art niyetlilerin yapabileceği bir iş olsa gerek.
Biz ona ,bize yaşanabilir bir Vatan bıraktığı, aynı zamanda muasır medeniyet gibi bir hedef gösterdiği için minnettarız. Bir Türk yaşadıkça yaşamaya devam edecek.
Saygıyla Kalın
Böylece direniş kırılsın, isyan büyümesin diye iktidardan Anadoluya bir müfettiş görevlendirilmesini istediler. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919 da Samsuna ayak bastı, 3.ordu müfettişi olarak. Ardından Amasya'ya geçti ve o meşhur sözü söyledi. "Vatan, Milletin azim ve kararlılığı ile kurtulacaktır." Bu söz açıktı, direnişi örgütleyecekti. Ertesi gün görevinden azledildiği açıklandı,tutuklama kararı çıkartıldı. Ama Mustafa Kemal kararını vermişti, durmayacaktı. Erzurum ve Sivas kongrelerini topladı. Manda ve himaye asla kabul edilmeyecek, Ankara'da Ülkenin heryerinden temsilciler gelecek ve 1. meclis açılacaktı.(23 Nisan 1920)
Hakkında idam fermanı çıkartıldı. Neden çünkü Anadolunun işgaline karşı çıktığı ve direnişi örgütlediği için.
İşte hala direnişi örgütlediği, manda ve himayeyi reddetmesini kabul edemeyenler Atatürk'e düşman.
Bir kısım, saltanatı ve hilafeti kaldırdığı için Atatürk'e düşman olduğunu söyler. Ben öyle düşünmüyorum. Saltanat ve hilafetten faydalanıp, kendilerine mal,mülk,makam edinenler,konumlarını kaybettikleri için Atatürk'e düşman.
En çokta, tekke ve zaviyelerin kapatılması, Eğitimin millileşmesi, arap alfabesinin kaldırılıp resmi dilin Türkçe olmasını, Atatürk'ün İslam karşıtı gibi gösterilmesi meselesi var. Kimsenin inanç derinliğini bilmemiz mümkün değil. Fakat, Diyanetin kurulması, Kuran'ın anlaşılması için Türkçe mealinin ilk kez yapılması ve hatta Balıkesirde bizzat kendisinin hutbeye çıkmasından anlıyoruz ki, Atatürk hiçte İslam karşıtı falan değil. Olsa olsa dini sömüren ve imtiyazlı bir sınıf haline getirmiş,çıkarı için kullanmaya alışmış sahtekarlar, güçlerini kaybettikleri için Atatürk'e düşman.
Misakı milli sınırları düşmandan temizlendikten sonra, bu topraklara Türk yurdu anlamında Türkiye dendi. Bunu sadece bir ırk anlamında kullanma ve öyle bir algı oluşturma çabası tam bir cehalet örneği. Türk milleti hiçbir zaman sadece Türk ırkından oluşmaz. Türk milletini sadece tek bir ırk gibi gösteren ve beyhude ümmetçilik yapanlar Atatürk'e düşman.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, iktidarda iken çok sert yönettiği ile ilgili eleştirenler var. Ekonomik,kültürel, çevresel olarak yerle bir olmuş bir vatan varken. Aynı zamanda yetişmiş elemanı, ve bürokrasisi yokken. Rusya'da komünizm, İngiltere'de ve Fransa'da emperyalizm hüküm sürerken, Almanya,İtalya'da faşizm baş göstermişken, o dönemde Atatürk'e çok sert yönetti eleştirisi çok büyük bir haksızlık değil midir. Halbuki Cumhuriyet'in ilanı, çok partili sisteme geçme çabaları varken. Anlıyoruz ki, mesele çok sert yönetme meselesi değil, kafalarının arka planlarında hayal ettikleri, güce ulaşma istekleri ve tekrar hesap vermeden iktidar olma hırsları taşıyanlar Atatürk'e düşman.
En sonda,eleştirecek birşey bulamayan acizlerin Atatürk 'e özel hayatı ile ilgili eleştirileri var. Çocukluğunda yatılı bir okulda başlayan ve sonraki yaşamını cepheden cepheye geçiren, ve henüz 57 yaşında yaşamını yitiren birine özel hayat eleştirisi yapmak ancak art niyetlilerin yapabileceği bir iş olsa gerek.
Biz ona ,bize yaşanabilir bir Vatan bıraktığı, aynı zamanda muasır medeniyet gibi bir hedef gösterdiği için minnettarız. Bir Türk yaşadıkça yaşamaya devam edecek.
Saygıyla Kalın