İnsanı tanımak için kullanılan bazı teknikler vardır. Bunları kullanarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu,önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü anlatmak istedim.
Önce "Türklük benim övünç kaynağımdır" sözü ile ATATÜRK soyadını almasının anlamı çok büyük. Bu bizi bir millet yapma ve kalma adına atılmış en önemli adımlardan biri.
Bir insanı tanımak için, öncelikle dış görünüşüne ve bakışlarına dikkat ederiz.
Atatürk'ün giyimi, gerçekten dönemine göre çok modern ve gösterişli. Seçimleri daima bir mesaj içerikli. Bakışları hep bir derinlik içeriyor.Bu da çok düşündüğünün belirtisi. Ama kararlılığını da gözlerinden okumak mümkün. Sakin bir karakteri olduğunuda anlayabiliriz. Kendinden emin duruşunun altında ise iyi bir eğitim ve bilgi birikiminin payı büyük. Bilinen Dörtbine yakın okuduğu kitap,Fransızca,İngilizce,Almanca,Rusça,Bulgarca,Arapça ve Farsça olmak üzere 7 dile olan hakimiyetinden anlayabiliriz.
İnsanı tanımanın diğer adımı, Söylem ve eylem bütünlüğü.
Gözlerini dünyaya açtığı dönem,Osmanlı Devletinin toprak kaybettiği çöküş dönemine denk geliyor. Asker olmak istemesinde de bunun vermiş olduğu rahatsızlık var. Çocukluğundan beri, Vatanı içinde bulunduğu durumdan nasıl çıkar, bu nasıl gerçekleşir düşünceleri ile büyüdü. Kendini bu şekilde yetiştirdi. Hep özgür, bağımsız bir vatan hayali ile yaşadı. Bu hiç değişmedi. Anadoluya çıktığında, kongreleri gerçekleştirdiğinde dahi, manda ve himaye asla kabul edilemez. Ya istiklal ya ölüm sözleri bu kararlılığının emareleri. Zaten çok konuşan biri değildi. Çok düşünerek konuşurdu. Söylediklerinden ölünceye kadar vazgeçmedi. Söylem ve eylemlerinde hep bir bütünlük vardı.
İnsanı tanımanın diğer adımı, Baskı altında iken aldığı kararlar.
Atatürk'ün hayatının çok büyük bir bölümü harp meydanlarında geçti. Yani aldığı kararların büyük bölümü baskı altında verdiği kararlar oldu. Fakat baskı altında dahi,düşüncelerinden asla taviz vermedi. İlk örnek; Çanakkele savaşında,cephane bittiğinde,askerine "Süngü tak" emri verip, "Ben size tarruzu değil,ölmeyi emrediyorum" sözü kararlı bir duruşun, taviz vermemenin,bağımsızlık uğruna canını dahi ortaya koyma iradesidir. İkinci örnek; Anadoluya çıktıktan sonra hakkında çıkartılan idam fermanı. Buna rağmen atacağı adımlardan hiç vazgeçmedi. Onu hiç yıldırmadı,tüm planlamalarını gerçekleştirdi. Üçüncü örnek; Düşman Ankaraya dayandığında, uygun zamanı beklemesi. Ve hattı müdafa yoktur,sathı müdafa vardır. O satıh bütün vatandır. diyerek büyük taarruzu başlatması. Cumhuriyetin ilanındaki itirazlar,İnkılaplardaki gösterilen dirençler olmasına rağmen hedeflerinden asla vazgeçmedi. Örnekleri epey çoğaltabiliriz.
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" sözünün gereğini her ne şartta olursa olsun yerine getirdi.
İnsanı tanımanın diğer adımı, Güç elindeyken ve kudreti tam iken aldığı kararlar.
Atatürk, Cumhuriyetin ilanından sonra tüm güç elinde idi. O dönemde başta Batı ülkeleri olmak üzere tüm dünya da otoriter ve totaliter rejimler revaçta idi. Böyle bir rejim inşa edebilirdi. Fakat o hep düşündüğü Cumhuriyeti ilan etmesi, çok partili rejime geçme çabaları, özgür bir halk idealini gerçekleştirme adına atılan çok önemli adımlardır. İnkılapları, bizzat halka giderek anlatma çabası tam bir Demokrasi örneklerinden. "Yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız.Milli kültürümüzü muasır medeniyetleri seviyesinin üstüne çıkaracağız" sözü güç elinde iken bile medeniyet tasavvurundan asla vazgeçmeyeceğinin göstergesi.
Büyük başarılardan sonra dahi, kendisine farklı davranılmasından hoşlanmazdı."Benim müstesna olduğuma dair bir kanun yoktur" sözü ile ne kadar mütevazi olduğunun kanıtı.
Son olarak, kendinden sonraki yüzyılda dahi, o zamanlarda attığı adımların ne kadar isabetli olduğunu görmek ve deneyimlemek ne kadar büyük bir lider olduğunun ispatı.
Onun sözü ve fikri ile bitirelim;
"Fikirler cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez"
Saygıyla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder