29 Haziran 2019 Cumartesi

BAŞKANLIK, OLMADI,OLMAZ

                    İlteriş Kağan, ve Bilge Tonyukuk'a birgün bir Budist rahip gelir. Onları Budizm'e davet eder. Rahip o kadar etkileyici ve ikna edici konuşur ki, orda bulunan herkesi etkilemiştir.
                   İlteriş Kağan, "Bilge Tonyukuk ne diyorsun" diye sorar.
                   Tonyukuk, "Rahip çok etkileyici konuştu. Sevgiden,paylaşmaktan, alçak gönüllülükten, kimsenin kimseden üstün olmadığından, korumaktan, adil olmaktan bahsetti. Şayet yerleşik bir yaşamımız olsaydı, hiç terddüt etmez kabul ederdim. Ama biz göçer bir topluluğuz. Şayet durursak kayboluruz. Yolda olmak demek, tehlikeye hep açık olmak demek, sert ve düşmana gözdağı vermek demek. Biz bu inancı kabul edersek, kendi sonumuzu kendimiz getirmiş oluruz. İlerleyemeyiz" diye cevap verir.
                   İşte bu bir Milletin kaderinin değiştiği anlardan biridir. Aynı, "Efendiler,yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün değiştirdiği gibi. Halbuki bu sözü söylediği zaman,Dünyada tek adamların hüküm sürdüğü dönemler olmasına rağmen.
                  Lafı çok uzatmayacağım; Bu Başkanlık sistemi,bizim deyimimizle,Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi,bizim Ülkemize uymamıştır,uyma ihtimalide yoktur. Ülkemize daha fazla zarara uğratmadan,ivedilikle bu sistem değiştirilmelidir.
                  Neden uymayacağını anlatmaya çalışacağım;
                  1-  Bizim geleneğimizde,Devlet Babadır. Yani objektif ve tarafsız olması gerekir. Hem parti başkanı, hem Cumhurbaşkanı bu Milletin genlerine uymamıştır. Herkese, eşit ve tarafsız yaklaşmayacak biri Cumhurbaşkanı da olmamalıdır. Siyaset yapma herkesin en doğal hakkıdır. Ama siyaset yapacak olanlar,tarafsızlık ve objektiflik gerektiren makamlarda oturmamalıdır.
                  2- Bizim toplumumuzda birey olma bilinci gelişmemiştir. Bu sadece eğitimle ilgili bir mesele de değildir. Toplumun en tabanından en tavanına kadar, hiç kimse hak ve ödevleri ile ilgili yeteri kadar bilince sahip değildir. Sahip olsada, kendini yeteri kadar güçlü hissetmemektedir. Tüm işler, emir komuta zinciri içerisinde yürür. Bu da sistem olarak, sakıncalı bir yere doğru gitmesine sebep olur.
                  3- Adalet bilinci yeteri kadar oturmamıştır. Hepimiz şahidiz, daha yasa yapıcılar,ne Anayasaya ne de yasalara tam anlamıyla uyma zorunluluğu duymazlar. Öyle olunca, vatandaştan yasalara tam anlamıyla uymasını beklemek olmaz. Herkesin anladığı Adalet, güçlü bir yakın,tanıdık bulma adaletidir. Oysa Adalet kişilerden beklenmez,kişiler sadece araçtır.Aslolan yasalardır. Adalet kendini yeteri kadar güçlü hissetmezse,güçlü olanın adaleti uygulanmaya başlar. Adaleti,yürütme,yasama kadar güç vermezseniz,sistemin adınında çok önemi yoktur.
                  4- Ülkemizde bürokrasinin oturmamış olması. Bir ülkenin ana damarları bürokrasisidir. Bürokrasisi oturmuş milletler beka sorunu yaşamazlar. Her iktidara gelen bürokrasisiyi kesip atar, kendine göre bürokrasi kurgularsa, o millet ileriye gidemez. Kçük fırtınalarda bile savrulur durur. Bürokrasiyi,yasa,ehliyet ve liyakat kapsamında oturmak bir Millet için olmazsa olmazdır. Bana yakın ona yakın değil,Millete yakın olması önemlidir.
                     Bir Milletin güçlü olması çok önemlidir. Güç aynı zamanda tehlikelidirde.Güç dış tehditlere karşı kullanılırsa ya da kullanılacaksa makbuldür. Gücü aldığın kaynağa doğru yöneltirsen,büyük tehlikelidir.
                     Demem O ki; Bu Başkanlık sistemi bu Ülkeye uymamıştır. Israrcı olmak ve her geçen gün Ülke için büyük bir kayıptır. İçerdeki gücü yerli yerine dağıtmak, dışarıya karşı ise toparlamak zaruridir.
                      Ülkemizin ve geleceğimizin zaman kaybına tahammülü yoktur. Sistem nasıl revize edilmeli,onun üzerine düşünmek ve tartışmak gerekir. Bu konuyla ilgili yazmaya devam edeceğim.


                                                                                                                         Hoşcakalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder