8 Mayıs 2015 Cuma

CEMAAT

         Aslında bu yazdıklarım,düşünmenin, fikrini beyan etmenin,yazabilmenin hiçte kolay olmadığı bu günlerde sizlerle paylaşılması önemli diye düşünüyorum. Ama bu benim sizlere ve ülkeme bir borcum kabul ediyorum.
         Ülkenin yakın tarihine biraz takip etmiş,düşünmüş tüm insanların hafızalarını tazelemekte yarar var.
         Cemaat kavramının kökü birlik olmak anlamına gelir. Belkide insanlık tarihine eştir birlik olma bilinci. Değişik inanç, fikir birliktelikleri hep görülmüştür. Bazıları kabul görmüş meşrulaşmış bazıları ise hiç bir zaman meşru görülmemiştir. Bu topraklarda cemaat kavramı yada tarikat kavramı İslamla özdeşleştirilmiştir. Osmanlı zamanında ise belki etkinliklerinin ve itibarlarının zirve yaptığı dönemdir.
         Cumhuriyet, cemaat ve tarikatları aydınlanmanın  önünde engel görmüş,çoğu kapatılmış,bazılarını ise kontrol etme çabasına girilmiştir. Gerçi bunun sebeplerini bu günlerde daha iyi anlıyoruz. Fakat Cumhuriyet ne kadar kontrol etmeye çabalasa da bir çoğu gizli,yer altında,kendini koruyarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Taki Özal'lı yıllar, Ülkede Demokrasinin kırıntılarının görülmesi, Ülke yüzünü Dünyaya dönmeye başlamasına kadar.
          Gülen cemaati de 80 yıllar öncesi ve o yıllarda daha kapalı bir topluluk idi. İlk yıllarda faaliyet alanı olarak ilahiyat ve yüksek İslam Enstitülerini seçmişlerdi. Said Nursi nin öğretilerini rehber alıyorlardı. Bu öğretinin en belirgin özelliği, pozitif bilimle dini ilimlerin birbirleri ile çelişmeyeceği hatta pozitif bilimin dini ilimleri destekleyeceği fikridir. Diğer nur cemaatleri gibi Gülen cemaatide bu öğreti üzerine inşa edilmiştir. Bu bilgiler ışığında ilk faaliyet alanı olarak ilahiyatlar yani dini ilimler seçilmiş olsada daha sonra pozitif bilimlere doğru bir kayma görülmektedir.Başlarda kişileri pozitif bilimlere teşvikle başlasalarda daha sonraları eğitme işini bizzat üstlenmişlerdir. Kolejler,dersaneler,üniversiteler bunun açık göstergeleridir.
          Eğitim işinde ne kadar başarılı olduklarını söylememe gerek yok.Dünyaca kabul görüyorlar.Fakat dahası da var. Eğitimin tüm ülke sathına yayılmasında da büyük katkıları var.Kırsalda eğitimli nüfusun artması Gülen cemaatinin başarılarındandır.
         Bu konuyu daha fazla uzatmayacağım. Asıl soruyu soracağım. 40 Yıldır eğitim faaliyetlerinde bulunan ve başarısı ülke ve dünyaca kabul edilmiş bu grubun yetiştirdiği insanlar ne iş yapacaklar? Yani onlara siz şunu olursunuz şunu olamazsınız mı diyeceğiz? Sen böyle düşünüyorsun o halde bunu olamazsın mı denecek? Daha önce tüm siyasi akımlarca desteklenmiş,başarılıda olmuş alanlarında uzman olmuş bu insanlar ne yapacak?
         Aklınıza daha önce başörtüsü sorunuyla gündeme gelmiş konu, tam aynı bağlamda olduğu geldi mi? Gelsin çünkü mesele aynı. Hatta bu konu tamda niyet okumak içeriyor ki daha vahim.
         Sorun ne nereden çıktı? Birazda ondan bahsedelim. Bu eğitim kurumlarında eğitilmiş insan sayısı epey bir artmıştı. 2002 de de iktidara gelmiş İslamcı kökenden gelenlerinde yetişmiş elemana ihtiyaçları vardı. İşte buluşma noktası bu oldu. Bu buluşma aslında ilk kırılma noktası aynı zamanda. Cemaatin yetişmiş elemanları en azından bazıları konjonktürün verdiği rahatlama ile siyasi iktidara eklemlenme gayretine girdi. o kadar içi içe bir görüntü verildi ki tüm haksız ve hukuksuzluklara bile göz yumar hale gelindiğini hep birlikte gördük. Bence ikballerini siyasi iktidarın ikbali olarak bile gördüklerini düşünüyorum. Yanıldıkları noktada bu oldu. İktidarda onların bu zaafını bir biat olarak algıladı. Onlarda orada yanıldı. Sözün özü cemaat en büyük hatayı siyasete bu kadar eklemlenmekle yaptı.
         Peki çözüm ne?
         Aslında çözüm çok zor değil,tam anlamıyla Demokrasinin hayata geçmesi.Silaha bulaşmamak,toplum ahlakını bozmamak kaydıyla tüm sivil toplum kuruluşları,dernekler,vakıflar,cemaat ve tarikatların özgürce faaliyetlerini sürdürmesi.Örgütlenme,düşünme ve düşüncelerini yayma hürriyetlerine sahip olması. Kamuda sendikalaşmanın önünün açılması ve fikir hürriyetinin yaşama geçirilmesi. Fikrinden dolayı hiç bir birey yargılanmamalı,kötü muameleye tabi tutulmamalı.
         Önerilerim bazılarına çok uçuk gelebilir. Sorun değil.
         Andolsun ki yapacağız hemde tüm Dünyada.
                                                                   Sevgilerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder